Kapalı Bypass Ameliyatı Herkese Yapılır mı? Bilimle Merakın Buluştuğu Yolculuk Kalp damar hastalıkları denildiğinde akla gelen en önemli tedavilerden biri hiç şüphesiz bypass ameliyatıdır. Tıbbın en büyük devrimlerinden biri olan bu cerrahi yöntem, yıllardır sayısız hayat kurtardı. Ancak son yıllarda “kapalı bypass ameliyatı” adıyla anılan yeni ve daha az travmatik bir teknik öne çıkmaya başladı. Bu noktada birçok kişinin aklına aynı soru geliyor: “Kapalı bypass ameliyatı herkese uygulanabilir mi?” Gelin, bu sorunun bilimsel yanıtlarını birlikte arayalım. Kapalı Bypass Ameliyatı Nedir? Tıbbın Yeni Nesil Yaklaşımı Kapalı bypass ameliyatı, geleneksel açık cerrahiden farklı olarak göğüs kafesinin tamamen açılmadığı, daha küçük kesilerle yapılan…
Yorum BırakHızlı Bilgi Molası Yazılar
Kantin İhalesine Kimler Giremez? Bir Hayalin Eşiğinde Duranların Hikâyesi Hayatta bazı sorular vardır ki, cevabını sadece kanun maddelerinde değil, insanların umutlarında ve hayal kırıklıklarında bulursun. “Kantin ihalesine kimler giremez?” işte o sorulardan biri… Bugün sana, bir ihalenin arkasındaki duyguları, hayallerle çarpışan kuralları ve bu sürecin içinden geçen insanların hikâyesini anlatacağım. Çünkü bazen mesele sadece bir ihaleye girememek değil, bir hayalin kapısından geri dönmektir. Hikâye: Hayalin Eşiğinde İki İnsan Ahmet, 38 yaşında bir girişimci. Hesap kitap işlerinde iyidir, planlıdır, risk analizi yapmadan adım atmaz. “Bir okul kantini işletsem, çocuklara hem sağlıklı ürünler sunarım hem de düzgün bir gelir elde ederim,” diye…
Yorum BırakTürkiye’de Kaç Tane Gözlemevi Var? — Bir Filozofun Gökyüzüne Sorgusu Gökyüzüne, yıldızlara baktığımızda yalnızca ışık noktaları değil, aynı zamanda insanın merakının sınırlarıyla da karşı karşıya kalırız. Bu merak, etik, epistemoloji ve ontoloji gibi temel felsefi kavramlara temas eder: Ne görebiliriz? Ne bilmek isteriz? Ve bilmek uğruna ne tür kurumlar —gözlemevleri gibi— inşa ederiz? Türkiye’de “kaç tane gözlemevi var?” sorusu, basit bir sayı sorusu olmanın ötesinde; bu kurumların varlığına, meşruiyetine ve sınırlarına dair felsefi bir tartışmanın kapısını aralar. Gerçekten, gözlemevleri yalnızca teleskopların konulduğu binalar değildir — epistemolojik aktörlerdir. Onlar, gökyüzüne dair “doğrular”ın üretildiği, sınandığı ve yeniden düzenlendiği mekânlardır. “Türkiye’de kaç gözlemevi…
Yorum BırakAspirin Yağ Çözücü Kimin? — Ekonomik Bir Bakışla Marka, Sermaye ve Piyasa Üzerine Bir ekonomist olarak, her ürünün ardında görünmeyen bir kaynak yönetimi, tercih zinciri ve stratejik karar vardır. “Aspirin yağ çözücü kimin?” sorusu bu yönüyle sadece bir mülkiyet meselesi değil, aynı zamanda sermayenin nasıl şekillendiğini, piyasaların nasıl çalıştığını ve bireylerin tercihleriyle toplumsal refahın nasıl etkilendiğini gösteren bir örnektir. Kaynakların sınırlı, ihtiyaçların sonsuz olduğu bir dünyada, her üretim kararı bir fırsat maliyeti doğurur. Aspirin markası tıbbi alandan endüstriyel temizlik alanına uzanmışsa, bu sadece bir kimyasal dönüşüm değil, aynı zamanda bir ekonomik stratejidir. Aspirin Yağ Çözücü Kimin? — Marka Sahipliği ve…
Yorum BırakKamusu Türki Hangi Dönem? Osmanlı’nın Dil ve Sözlük Bilimine Açılan Kapısı Giriş: Bir Kelime Hazinesinin Peşinde Dil, bir milletin hafızasıdır. Her kelime, geçmişten bugüne taşınan bir kültür parçası, her sözlük ise bu hafızayı koruyan bir hazine gibidir. Osmanlı döneminde yazılan sözlükler, yalnızca kelime anlamlarını değil, aynı zamanda o dönemin düşünce dünyasını da yansıtır. “Kamusu Türki” de bu hazinelerden biridir. Peki, bu önemli eser hangi dönemde yazılmıştır? Hangi şartlarda ortaya çıkmıştır? Gelin, tarihsel ve bilimsel bir mercekten bu sorunun yanıtını birlikte arayalım. Kamusu Türki Nedir? “Kamusu Türki”, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde yazılmış en önemli Türkçe sözlüklerden biridir. Eserin tam adı “Kāmûs-ı…
Yorum BırakKamil Koç Koç Ailesinden mi? — Veriler, Duygular ve Toplumsal Algılar Arasında Bir Yolculuk Bazen bir markanın ismi bile zihinlerde tartışma başlatabilir. “Kamil Koç Koç ailesinden mi?” sorusu da tam olarak böyle bir merakın ürünü. Kimileri için bu sadece bir soyadı benzerliği, kimileri içinse köklü bir bağlantının göstergesi. Benim içinse bu soru, bilgiyle duygunun nasıl iç içe geçtiğini anlamak için güzel bir fırsat. Bugün bu konuyu iki farklı bakış açısından ele alacağız: erkeklerin genellikle veri odaklı, kadınların ise toplumsal bağlamı önceleyen yaklaşımı üzerinden. Erkeklerin Bakış Açısı: Veriler, Belgeler ve Tarihsel Çizgiler Öncelikle objektif bir zeminde başlayalım. Erkeklerin çoğu bu soruya…
Yorum BırakEn Küçük Toplumsal Kurum: Geleceğe Yön Veren En Temel Güç Bazen en büyük değişimlerin, en küçük yapı taşlarından doğduğunu unutuyoruz. Bu yazıyı, geleceğe dair fikirler üretmeyi seven ve bu fikirleri birlikte geliştirmek isteyen biri olarak kaleme alıyorum. “En küçük toplumsal kurum nedir?” sorusu kulağa basit gibi gelse de, içinde geleceğimizi şekillendirecek derin anlamlar barındırıyor. Hadi gelin, bu küçük ama etkisi büyük kavramın gelecekteki dünyamızı nasıl dönüştürebileceğini birlikte düşünelim. — En Küçük Toplumsal Kurum: Ailenin Gücü Toplumun temeli, tarih boyunca hiç değişmeyen bir yapı taşına dayanır: aile. En küçük toplumsal kurum olarak aile, bireylerin değerlerini, kimliklerini ve dünyaya bakış açılarını şekillendirir.…
Yorum BırakAhmet Kalyoncu Kimdir? Küresel ve Yerel Perspektiflerden Derinlemesine Bir Bakış Dünyaya farklı pencerelerden bakmayı seven biri olarak, her ismin, her hikâyenin arkasında anlatılmayı bekleyen bir yolculuk olduğuna inanırım. “Ahmet Kalyoncu kimdir?” sorusu da sadece bir biyografi meselesi değildir; aynı zamanda bir toplumun değer yargılarına, bir kültürün kahraman algısına ve küresel dünyanın kişilikleri nasıl şekillendirdiğine dair ipuçları barındırır. Gelin, bu ismin ardındaki hikâyeye hem yerel hem küresel gözlüklerle birlikte bakalım. Kısa Bir Portre: Ahmet Kalyoncu’nun Yolculuğu Ahmet Kalyoncu, Türkiye’de iş dünyası ve toplumsal gelişim alanında tanınan önemli figürlerden biridir. Eğitiminden iş hayatına, girişimlerinden toplumsal katkılarına kadar geniş bir yelpazede iz bırakmıştır.…
Yorum BırakGörüşelim Ne Demek? Eğitimin Dönüştürücü Gücü Üzerine Bir Bakış Öğrenme, yalnızca bilgi edinme süreci değildir; insanın kendini, dünyayı ve diğerlerini anlamlandırma biçimidir. Bir eğitimci olarak her dersin, her konuşmanın ve her “görüşmenin” içinde bir dönüşüm fırsatı olduğuna inanırım. Çünkü “görüşmek” sadece bir randevu ya da planlama eylemi değil; iki insanın anlam dünyalarının kesiştiği, öğrenmenin yeniden üretildiği bir süreçtir. Peki, “Görüşelim” dediğimizde aslında ne söylüyoruz? “Görüşelim” Kavramının Pedagojik Derinliği Gündelik hayatta sıkça kullandığımız “görüşelim” sözcüğü, yüzeyde basit bir iletişim çağrısı gibi görünür. Ancak pedagojik açıdan bakıldığında bu ifade, öğrenme sürecinin özünü yansıtır: etkileşim. Paulo Freire’nin diyalojik eğitim yaklaşımında olduğu gibi, öğrenme…
Yorum BırakGudubet Kime Denir? Sosyolojik Bir Bakışla Toplumun Sessiz Etiketleri Toplumsal yapıların dinamiklerini anlamaya çalışan bir araştırmacı olarak, bazen bir kelimenin ardında saklı toplumsal kodların, cinsiyet rollerinin ve güç ilişkilerinin izlerini sürmek gerekir. “Gudubet” kelimesi, tam da bu izlerden biridir. Yüzeyde basit bir sıfat gibi görünür: somurtkan, huysuz, geçimsiz kişi… Ama sosyolojik açıdan “gudubet”, toplumun kimlere, neden ve hangi davranış kalıpları üzerinden bu etiketi yapıştırdığını anlamak için güçlü bir mercek sunar. Çünkü bu kelime, bireylerin kişisel özelliklerinden çok, toplumun onlardan beklentilerini yansıtır. “Gudubet”in Sosyolojik Anlam Katmanları TDK’ya göre “gudubet”, huysuz, aksi, suratsız kimse anlamına gelir. Fakat bu tanımın ötesine geçtiğimizde, kelimenin…
Yorum Bırak